Prof. Dr. Hakan TUNA   
Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı
Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi İbni Sina Hastanesi
Nöroşirürji ABD Öğretim Üyesi

Site Haritası

Erişkin çağında hidrosefali

Ortalama bir yetişkin günde yaklaşık yarım litre (500cc) beyin omurilk sıvısı (BOS) üretir. Bir yaralanma veya hastalık beyin omurilik sıvısının normal dolaşımını bozduğunda, beyin omurilik sıvısı beyin içerisindeki odacıklar olan ventriküller içerisinde birikmeye ve içerisinde bulunduğu odacık sistemini genişletmeye başlar. Yetişkinlerin kafatası rijittir ve genişleyemez, bu nedenle beyindeki basınç önemli ölçüde artabilir.

Hidrosefali kronik bir durumdur. Ancak erken ve uygun bir tedavi ile hidrosefali hastası birçok kişi çok az kısıtlamayla normal hayatlar yaşar.

Hidrosefali her yaşta ortaya çıkabilir, ancak en yaygın olarak bebeklerde ve 60 yaş ve üzeri yetişkinlerde görülür. Yetişkin erkekleri ve kadınları ve farklı ırklardan insanları hemen hemen eşit şekilde etkiler. Tüm demens (bunama) hastalarının yaklaşık %5'inde  normal basınçlı hidrosefali mevcuttur.

Erişkin çağı hidrosefali tipleri

Hidrosefali Ex-vacuo
Hidrosefali ex-vacuo, bir felç veya yaralanmanın beyne zarar vermesi ve beyin maddesinin aslında küçülmesiyle oluşur. Beyin yaşlı hastalarda veya Alzheimer hastalığı olanlarda küçülebilir ve beyin omurilik sıvısı hacmi ekstra boşluğu doldurmak için artar. Bu durumlarda ventriküller genişler, ancak basınç genellikle normaldir.

Normal Basınçlı Hidrosefali (NPH)
Normal Basınçlı Hidrosefali, beyindeki beyin omurilik sıvısının dolaşım yollarının kademeli olarak tıkanmasından kaynaklanır. Ventriküller, artan beyin omurilik sıvısı hacmine yer açmak için genişler, böylece beyni içeriden sıkıştırır ve sonunda beyin dokusuna zarar verir veya onu yok eder. Normal basınçlı hidrosefali adını, beyin içindeki ventriküllerin basıncında çok az veya hiç artış olmadan genişlemesinden alır. Ancak, bazı hastaların BOS basıncı izlendiğinde yüksekten normale ve düşüğe doğru dalgalandığından, isim yanıltıcı olabilir.

NPH, kafa travması, beyin ameliyatı, beyin kanaması, menenjit veya tümör sonucu ortaya çıkabilir. Ne yazık ki, NPH vakalarının çoğunun nedeni bilinmemektedir ve bu da teşhis edilmesini ve anlaşılmasını zorlaştırmaktadır. Bu zorluğu artıran bir diğer şey ise, NPH'nin bazı semptomlarının yaşlanma sürecinin etkilerine ve Alzheimer ve Parkinson gibi hastalıklara benzemesidir. NPH nüfusunun çoğunluğu 60 yaşın üzerindedir ve bu kişilerin çoğu semptomlarının yaşlanma sürecinin bir parçası olduğuna inanmaktadır. Ne yazık ki, birçok vaka fark edilmemekte, asla uygun şekilde tedavi edilmemekte veya yanlış teşhis konulmaktadır.

Erişkin çağı hidrosefalinin belirtileri

Baş ağrısı
Mide bulantısı
Gözleri odaklamada zorluk
Dengesiz yürüyüş 
Bacaklarda güçsüzlük
Ani düşmeler
Sinirlilik
Uyku hali
Kişilik ve davranışta değişiklik
Nöbetler

Normal basınçlı hidrosefalinin belirtileri

Yürüyüş bozukluğu (yürüme zorluğu)
Demans (bunama) veya unutkanlık
Mesane kontrol sorunları (idrar kaçırma)

NPH'li birçok hastanın yürüyüşü geniş tabanlı, kısa, yavaş ve ayakları sürükleyici tarzda olup çok belirgindir. İnsanlar sanki ayakları yere yapışmış gibi ayaklarını kaldırmakta zorluk çekebilir. Merdivenlerden ve kaldırımlardan inip çıkmakta zorluk çekebilirler ve bunun sonucunda sık sık düşerler. Yürüyüş bozukluğu genellikle en belirgin ilk belirtidir. Bu bozuklukların şiddeti, hafif dengesizlikten ayakta duramama veya yürüyememeye kadar değişir.

NPH semptomları, durum tedavi edilmezse genellikle zamanla kötüleşir. Tedavi edilmeyen, ileri NPH'li hastalar giderek kötüleşebilen nöbetler yaşayabilir. Genellikle durum ilerledikçe yürüyüş bozukluklarından sonra demans (bunama) ve/veya idrar kaçırma gibi mesane kontrol sorunları  ortaya çıkar. Hafif demans, günlük aktivitelere olan ilginin kaybı, unutkanlık, rutin görevlerle başa çıkma zorluğu ve kısa süreli hafıza kaybı olarak tanımlanabilir. NPH'li herkeste belirgin bir zihinsel bozukluk gelişmez.

Mesane kontrol sorunları genellikle hafif vakalarda idrar sıklığı ve aciliyeti içerir. Ancak şiddetli vakalarda mesane kontrolünün tamamen kaybı (idrar kaçırma) meydana gelebilir. İdrar sıklığı, normalden daha fazla idrara çıkma ihtiyacıdır, genellikle her bir ila iki saatte bir kadar sıktır. İdrar aciliyeti, idrara çıkma konusunda güçlü, ani bir fiziksel ihtiyaçtır. Bu dürtü bazen o kadar güçlüdür ki kontrol edilemez ve idrar kaçırmaya (inkontinans) neden olur.

Erişkin çağı hidrosefalinin tanısı

Yürüyüş bozukluğu, unutkanlık ve idrar kaçırma gibi normal basınçlı hidrosefalinin üç temel semptomunu veya diğer semptomların bir kombinasyonunu gösteren hastalar mümkün olan en kısa sürede bir beyin cerrahına başvurmalıdırlar. bu başvuru sonrası yapılacak olanlar şunlardır;

Hastanın tıbbi geçmişinizi gözden geçirilerek fiziksel muayene yapacaktır.
Gerekirse tanı testleri de dahil olmak üzere tam bir nörolojik muayene yapacaktır.
Semptomların hidrosefaliden kaynaklanıp kaynaklanmadığını belirlemek için belirli sorular soracaktır
Nörolojik muayene ayrıca durumun ciddiyetini belirlemeye yardımcı olacaktır.

Hidrosefalinin nedenini ve ciddiyetini belirlemeye yardımcı olabilecek çok çeşitli tanı testleri vardır.

Bilgisayarlı tomografi (BT)

Manyetik rezonans görüntüleme (MRI)

MRI, BT taramasından daha fazla bilgi sağlar, bu nedenle çoğu durumda tercih edilen testtir. 


Lomber ponksiyon (belden omurilik sıvısı alınması): Lokal anestezi altında, belden omurilik sıvısı boşluğuna ince bir iğne sokulur. Semptomların geçici olarak rahatlayıp rahatlamadığını görmek için belli miktarda beyin omurilik sıvısı boşaltılır. Bu test BOS basıncını ölçmek ve sıvıyı analiz etmek için kullanılır. Bu işlem, hidrosefali için yaygın tedavi olan şantın işe yarayıp yaramayacağını belirlemeye yardımcı olabilir. Lomber ponksiyon semptomları geçici olarak bile iyileştirirse, bu şantın başarılı olacağının bir göstergesi olabilir. Ancak, hiçbir iyileşme göstermeyen ve başarılı bir şant prosedürü geçiren hastalar vardır.

Erişkin çağı hidrosefalinin cerrahi tedavisi

Hidrosefali çeşitli şekillerde tedavi edilebilir. Beyin omurilik sııvısının tıkanıklığının nedenini ortadan kaldırarak doğrudan tedavi edilebildiği gibi dolaşımı bozulmuş ve biriken sıvıyı başka bir yere, genellikle başka bir vücut boşluğuna yönlendirerek de dolaylı olarak tedavi edilebilir. Dolaylı tedavi, fazla beyin omurilik sıvısını beyinden uzaklaştırmak için şant adı verilen bir cihazın implante edilmesiyle gerçekleştirilir. Beyin omurilik sıvısı genellikle karın içerisindeki organları çevreleyen alan olan periton boşluğuna aktarılır.

Bazı durumlarda biri beyin omurilik sıvısını başka yere aktarmak için ve diğeri de daha sonraki bir aşamada tıkanıklığın nedenini (örneğin beyin tümörü) ortadan kaldırmak için iki ameliyat gerçekleştirilir. Şant sistemi yerleştirildikten sonra genellikle hastanın ömrü boyunca yerinde kalır, ancak şant sistemini revize etmek için ek operasyonlar gerekebilir. Şant sistemi, beyin omurilik sıvısını beyinden uzaklaştırma işlevini sürekli olarak yerine getirir ve böylece kafa içi basıncı normal sınırlar içinde tutar.

Endoskopik üçüncü ventrikülostomi adı verilen diğer bir cerrahi seçenek de mevcuttur. Bu operasyonda kafatasında küçük bir delik açılır ve bu delikten bir nöroendoskop (tıbbi bir alete bağlı küçük bir kamera) beyne girer ve üçüncü ventrikülün tabanında küçük bir delik açilarak beyin omurilik sıvının akabileceği yeni bir yol oluşturur.

Erişkin çağı hidrosefalinin prognozu (ilerleyişi)

Hidrosefali için prognoz, nedene, semptomların kapsamına ve teşhis ve tedavinin zamanlamasına bağlıdır. Bazı hastalar tedaviyle dramatik bir iyileşme gösterirken, diğerleri göstermez. Bazı normal basınçlı hidrosefali vakalarında, şant yerleştirilmesiyle demans tersine çevrilebilir. Baş ağrısı gibi diğer semptomlar, semptomlar yüksek basınçla ilişkiliyse hemen ortadan kalkabilir. Normal basınçlı hidrosefalinin nedeni biliniyorsa, şant ameliyatının başarı oranı %80'e kadar çıkabilir. Nedeni bilinmeyen normal basınçlı hidrosefali vakalarında ise başarı oranı %25 ila %75 arasında değişmektedir.

Genel olarak, hidrosefali ne kadar erken teşhis edilirse, tedavinin başarı şansı o kadar yüksek olur. Semptomlar ne kadar uzun süredir mevcutsa, tedavinin başarılı olma olasılığı o kadar düşüktür. Ne yazık ki, her birey için ameliyatın ne kadar başarılı olacağını tahmin etmenin doğru bir yolu yoktur. Bazı hastalar dramatik bir şekilde iyileşirken, diğerleri birkaç ay sonra bir platoya ulaşır veya geriler.

Şant ameliyatından sonra takılan şant sisteminde arıza veya başarısızlık meydana gelebilir. Valf tıkanabilir veya şanttaki basınç hastanın ihtiyaçlarını karşılamayabilir ve ek ameliyat gerekebilir. Enfeksiyon durumunda antibiyotik tedavisi gerekebilir. Şant arızasının belirtileri arasında baş ağrısı, görme sorunları, sinirlilik, yorgunluk, kişilik değişikliği, koordinasyon kaybı, uyanma veya uyanık kalma zorluğu, yürüme zorluklarının geri dönmesi, hafif bunama veya idrar kaçırma bulunur.  Ortaya çıkabilecek bu durumların çoğu başarıyla tedavi edilebilir.